18 Eylül 2007 Salı

Konuşanlara ceza

Benim etim ne budum ne ? Ya da bu yazıyı kaç kişi okuyacak ki ? Olsun, ben gene de üzerime düştüğünü düşündüğüm şeyi yapmalı ve kendimce haksız bulduğum bir konuya karşı çıkmalıyım.

Neymiş o konu ? Trabzon ve Beşiktaş başkanlarının, Konya başkanının konuşmaları ve Federasyonun onlara verdiği cevap ( mı )... Hayır, en azından tek başına bu değil!!! Tüm bu bahsettiğim kişiler, Federasyon hakkında hayli ağır kelimeler sarf ettiler ve buna devam ediyorlar, Federasyon da buna bir bildiri ile cevap verip iki kere "haaaaaaa", üç kere "hııııııııı" yapma cezası veriyor.

Gazete ve televizyonlara bakıyorum; ortalığın ayağa kalkması lazım. En azından Fenerbahçeli yöneticiler konuştuğunda ayağa kalkanların, Aziz Yıldırım'ın hep bahsettiği " herkes için adalet " düşüncesinden hareketle ayağa kalkması lazım... Zayıııııııfffff bir esinti var o kadar. Federasyon'dan cezaya dair hiç bir şey yok, hani Fenerli idareci ve yöneticiler konuştuğunda ceza yağdıranlardan bahsediyorum! Hani Tümer'e kendisine onlarca şişe atan tribünleri "alkışlamasından" dolayı ceza veren ama Emre'yi görmeyen Federasyon...

Hani konu Fenerli yöneticilere geldiğinde, hemen olayın üzerine atlayan ve ballandıra ballandıra konuya giren radyo yorumcularından bahsediyorum.

Efendiler nerdesiniz ? Azıcık şeref, haysiyet, hak, hukuk kavramınız varsa bu konuya müdahil olun. Futbolun böyle farklılıklarla bir yere gidemeyeceği gerçeğini bağırın. Bize verilenden dolayı değil ama uygulamaların eşdeşliği adına ses çıkarın ve allah rızası için dürüst olun.

Yoksa çıkıp Fenerli yönetici ve idarecilerin bu konuya taraf olmasını ve "bakın, gördünüz mü ? Gene konuşuyorlar işte" demeyi mi bekliyorsunuz ? Fenerli medyaymışşş... Sevsinler...

Ya da bu programlara mesaj atan, bağlanan Fenerli arkadaşlarım... En azından siz konuşun, bu söylediklerim gerçek...

Hadi, hep birlikte...

Kalın sağlıcakla

15 Eylül 2007 Cumartesi

Rize maçı

Sıcağı sıcağına yazınca belki farklı olur dedim. Maç yazısını yazarken nasıl bir giriş - gelişme - sonuç olsun diye düşündüm, sanki kompozisyon yazacak gibi. Acı ama gerçek, çünkü gene keyifle yazamayacağım :(

Olayı üçe ayırmaya karar verdim. Zico ve yeni sistem, oyuncular, hakem...

Ben oynanan oyunu kötü bulmadım aslında, fazla pozisyon vermeden ( ki o da gol oldu, Volkan adama değil, topa baksa o da olmayacaktı ) ve bol pozisyonlu izleniminde bir maç seyrettik. Sanki Fener defans olarak bu 3 - 5 - 2'yi kıvırır gibi ancaaaakkkk... Hakikaten 3 - 5 - 2'mi oynadık o tartışılır. Bu sistemde defans çok sırıtmadı ancak her zaman söylediğim gibi Önder sağ bek değil ve bu sistemin de sağ adamı olamayacağı gibi topu kullanma becerisi sınırlı olduğu için maalesef göbek adamı da olamaz. Lugana ve Edu ok ama Carlos bu sistemde çok yorulur gibi duruyor. Benim beklentim Wederson ile Carlos solda şeklinde idi. Ama en kötüsü çift santforlardan biri yine gezgin adam rolune soyunmuştu. O gezgin adam ki harcadığı onca efora rağmen diğer santfor olma rolunü üstlenemedi ve bence bu Zico'nun hatasıydı.
Diğer hata bence yine Zico'nun bir teknik direktör olarak bu sistem için gerekli konsantrasyon ve özgüveni sağlayamaması idi. Hayatımda ilk defa Selçuğu bu kadar tedirgin gördüm.
Ve yine bu sistemde korkudan kıpırdayamayan Ali Bilgin'in o özgüven erezyonunu... Futbolcular 30 - 40 dakika yine topun arkasında kalma oyununu oynadı ve defanstan dönen topa yine 30 metre tek bir Fenerli giremedi.
Alex çok iyiydi ve bu bence sistemin eseri idi... İlerde her halükarda kalabalıklaşınca tutulacak adam sayısı arttı ve Alex de boş koşularla kendini açığa çıkartabildi. Rakip sadece rahat rahat Kezman'ı tuttu, öbür santrfor tutulmamak için olsa gerek sağa sola deplase olmakla meşguldu.
Sonunda süper Zico gene yapacağını yaptı ve dili dışarıdaki Ali Bilgin'i değiştirmek için 70. dakikayı bekledi. Anlamadığım bir şekilde de Selçuğu çıkardı yanında Devid'i değiştirmek yerine. Lazaroni de 70'i beklerdi mutlaka. Bu acaba bir Brezilyalı takıntısı mı?
Hadi Selcuğu çıkartı ( belki de sakatlandı, yorum yapmamak lazım ) yerine giren Gürhan'ın görevi neydi ?
Süper Zico diğer süper hareketi için dakika 82'yi bekledi. Süper yedek, genç Semih oyuna girdi. ( Pa - ra - tor 37'lik Şükür için;"gençler böyle söyler" dedikten sonra gençti vallahi ) Ve bilin bakalım sonra ne oldu? Bir kanadı R.Carlos öbür kanadı C.Kazım olan Fener topu bunlara geçirip iki santforuna kanat ortası yapmak yerine orta sahadan şişirmeye başladı.
Bu Zico, elektrik değilki meret biraz da pozitif verelim... Olmuyor, olamıyor...
Rize'den bahsedemeyeceğim, çok koştular, çok çabaladılar ama onların konsantrasyonu maalesef bizde yoktu ve bu da maalesef T.Direktör göreviydi.

Gelelim oyunculara, Volkan iki hata yaptı. Birini hep yapıyor ve topları bakarak kötü şişiriyor ama maalesef öbürünü de hep yapıyor, yan toplarda yerden top yerine adama atlıyor :(

Edu ve Lugano bence iyiydi. Önder dediğim gibi, yetenekleri kısıtlı ve sırıtıyor. Orta yok ( var da... ) düzgün pas yok falan falan.

Carlos korkudan ekonomik oynamaya çalıştı. Aurelio yorgundu, yine de sırıtmadı. Selçuk gergindi. Ama bu sistemde göbekte mutlaka Appiah olmalı. Çünkü göbek oyuncuları hem topa hakim hem de ileri doğru oynayabilen adamlar olmalı. Ama Aurelio'da bu pas yeteneği kısıtlı.
Alex dediğim gibi gayet iyi idi bence. Ali Bilgin bu sistemde göbekte oynar, sağda değil. Colin daha iyi bir başlangıç olurdu. Girdikten sonra da pek bir şey yapma şansı olmadı. Önder'in önünde 5'in sağı olmak kolay değil :(

Kezman, uğraştı, didindi, bir attı bir kaçırdı... 2 top varki öbür santrfor hakiki santrfor olsa dönen ve boş bıraktığı toplara golü yapardı.

Hakeme gelelim. Söylemek istediğim çok şey var ama terbiye diye bir şey de var. Bu maçtan önce Chealse maçı vardı ve 11 dk.ka uzadı. Kaleciye sarı kart göstermek için 85'leri bekledi ( ki bizim stadta bizim kalecilere daha çabuk kart gösteriliyor ) sonunda 3 dk.ka uzattı, o zaman kaleciye helal olsun. 6 oyuncu değişikliği zaten 3 dk.ka, sakatlıklar vs 5 dk. bir de kaleci... Ama kaleciye kart gösterip 3 dk. uzattığına göre bu kart haksız bir kart...

Aurelio'yu arkadan iten vatandaşın kartı var diye pozisyona faul bile vermedi ve kart gösterirken kartı olmayan Rizeli oyuncuları tercih etti. Kezman'a yapılan faulleri külliyen es geçerken onun dokunduklarını çaldı, ikililerde tercihler genelde Rize'de kaldı.

Ben de bu sayede bu sene GS.nin neye güvenip bu kadar para döktüğünü anladım. Beşiktaş başkanı olacak vatandaşın da niye şarlamaya başladığını. Çünkü 3 -5 maç sonra Zico da düzelse bu iş böyle giderse futbolcularda "biz ne yapsak olmayacak" psikolojisi oluşacak ki işte o zaman yandık...

Hepsine helal olsun. Federasyona da, MHK'ya da... Yolunuz açık olsun. Bu sene el birliği ile ( bizim katkılarımız da olacak tabi ) GS şampiyon.

Yine de Forza Fener,

Kalın sağlıcakla

13 Eylül 2007 Perşembe

Ordan, burdan...

Bazen çok şey geçer insanın aklından ve sıraya koymakta da anlatmakta da güçlük çeker ya... Son günlerin gündemi aslında böyle gibi... Söyleyecek çok şey var ama nasıl söylesek, nerden başlasak, dereden tepeden mi gitsek. O kadar çok şey birbirine bağlı ki. Ha tabi bir de kızılacaklar var, kızmamak lazım aslında. Sonu belli olan bir şeyin Türk gibi başlanması ve bitirilmesi gibi... Bunu anlayan arkadaşlarım anlar diye düşünüyorum, tabi okurlarsa :)

Gelin Milli Takım'dan, pardon Fatih Terim'den başlayalım. ( Milli takım o demek ya ), oradan bir federasyona uzanalım, Beşiktaş - G.Saray deyip Fenerbahçe ile noktalayalım.


Milli takım Bosna felaketinden sonra bir Malta faciası yaşadı ve Terim ilk defa gazeteciler tarafından diğer teknik direktörlere yapılanın neredeyse 1/10'u oranında eleştirilince kükredi " ders almam, ders veririm". Burda bir duralım, Terim hala araştırmacı yönünü sürdürüyor, gelişimine önem veriyor mudur ? Bilemem! Ama bu öyle bir laf ki, "artık ben ne öğreneceğim, siz kim oluyorsunuz da beni eleştiriyorsunuz!" anlamına geliyor gibi.
Üstelik yorumlar oldukça hafifti, rakip takım kalecilerinin olağan üstü becerileri ile dolu Yunanistan ve Norveç maçlarında kadro seçimi ve oyun düzeni bozuklukları ayyuka çıkmışken, direkten dönmeye Terim'in başarısı gözü ile bile bakılmıştı. ( Maçtan sonra Yunanistan'da kendi kalecileri ile "sarhoş maça çıktı, hep diğer topu tutmaya çalıştı" dalgası geçiliyordu )


Sonra Bosna faciası ama Terim ders almadığı için kararlı, Milli Takım da oyuncu kazanma yeri ya... Ders vermek adına inadına devam etti. Malta ile berabere kaldık, geçin beraberliği de ne oynadık ? Şansızdık diyebilir miyiz ? Olur hani bazen, bizim öyle bir Trabzonspor maçımız vardı Trabzon'da 2000 - 2001 sezonunda, 7 top direkte patladı, tek atakta gol yedik. Yoooo, şanssız da değildik. Ama Terim yeni bir şey deniyordu. 60 oyuncu denemişti maçlarda, Türk'tü üstelik ama hala kadroyu ve yapıyı çözememişti. Hadi bunları da geçtim, finallere gidecek kadro bu kadroysa en iyi sol bek İbrahim'miydi ? Beli benim kadar olmuş, ayakları çalışsa bile taktik olarak ona uygun koşuları yapan oyuncuları etrafta bulamayan Emre'mi ?



Ve geldik Macar maçına, tüm inatlaşmalarına ve gazetecilere köpürmesine rağmen Terim sahaya farklı bir kadro sürdü. Şükür 18'de bile değildi Şükür ama Macar'lar taş gibiydi. Buna rağmen Şevçenko fatihi Servet benzeri bir adamla karşı karşıya idi ve bu nedenle sürekli ikili çakılı oynadı. Üstelik Emre ve Servet Türkiye'nin en kötü oyun kuran iki bekiydi ( hatalı pasları sayabildiniz mi ?) Üçlü defans için ideal bir maçtı ama bu maçın adamı olabilecek Deniz yedekteydi ve Macar'lar ortayı o kadar hızlı geçiyordu ki Aurelio kesici özelliklerini sergileyemiyordu. Oyunu hep adını beceremediğim iki Macar uzun toplarla kurdu ancak Terim Aurelio'yu bunların üzerine vermeyi ( onlar ortaya gelmiyorsa sen oraya git ) ancak 55'de hatırladı. Deha ya...


Üzülmez soldan olağanüstü işler (!) yaparken aynı deha bunu seyretti, belki birini tutuyordu ama ben göremedim. Nihayet Avrupa'da hakemler Feneri gayet rahat ütülerken bizim gibi syreden Şenez beyin de belki etkisi ile hakem bir penaltından kırmızı karta bizim lehimize inanılmaz bir karar verdi ( benim yorumum ) ve maç bitti...


Bütün iş bitti mi şimdi ? Terim gene mi imparator, biz de tebası... REDDEDİYORUM, onun imparatorluğunu da, tebalığı da... Bunun en temel sebebi Emre'dir. Kendi yetiştirdiği ve kişilik verdiği (!) Emre.


Golden sonraki muhteşem hareketi ve kabahatinden büyük özrü... O hareketi bir kişiye yapmış, o kendini bilirmiş... Biz seni de biliriz Emre... O ettiğin küfürleri de... Zamanın da çok duyduk. Bir tek hakemler duymadı. Ben bu zihniyeti de, bu insanları da reddediyorum, kim dinliyorsa :) Ama olsun, ben gene de reddediyorum.









Ama olay Terim, Emre olayı değil maalesef. Türkiye dünya futbol tarihine geçen bir örnek yaşadı. Hem de ne örnek. Geçen sene bir maçta hakeme temas oldu ve kokartı koptu diye verilen ceza ortadayken, İsveç - Danimarka maçında yapılan ve verilen ceza ortadayken üstelik üç hafta gibi bir sürede kendi hakemini ipe göndererek ( ki bu hakem GS ile oynanan maçta neler görmüştü neler ) tehditler savuran Trabzon başkanının tehditlerini kabul etti. Sivas'ın 3 puanını yedi. Ne ilginçtir ki Sivas da UEFA ya da FİFA'ya başvurmayacakmış, onları kim neyle tehdit etti ? Bu skandaldan öte bir şeydir. Terbiyesizliktir, usulsüzlüktür, kanunsuzluktur... Daha komiği Aziz Yıldırım iki laf ettiğinde hemen toplanan ve hızla cezalar veren kurullar Trabzon başkanının açıklamalarını duymadı galiba... Ya da "Fener hep Aziz Yıldırım'dan kaybediyor ! " diyen gazeteciler de bunu duyamadılar. Kimse çıkıp da iki kelam edemedi. Onlar da mı korkuyor Ulusoy'dan ? Eyyyy Mehmet Ayan nerdesin ? Ali Koç'a demediğini bırakmamıştın, şimdi radyoda abalap - dubalap yapıyorsunuz sonra bir bakıyoruz ki radyo naklen yayın işini almışınız... Size de bravo... Alkış, Alkış... Yönetim bu olunca, teknik direktör ve futbolcu da bu oluyor... Hayırlısı olsun, ne diyelim başka...

Beşiktaş ilginçliklerine devam ediyor, başkanları çıkmış GS'ye stad veriliyorsa bize de versinler. Ne denir buna "güünnnnaaaaayyyydddddıııınnnnn" Özhan Canaydın... :) Sanırım büyüden kurtuluyor... Ama elindeki topçular ayrı güzellik olacak. Patlamaya hazır saatli bomba... Gelen yabancıları oynamıyor, nerden geldikleri belli değil ( pardon, biri Türkiye'nin Maradona'sı olacakmışşşş.... ) ama basın yine de sessiz. Hani bize olsa ne yaparlar diyecektim ama yaptılardı ya zaten... İpe çektilerdi... Nobre de affedilecekmiş... O kendini zor affeder ama çok geç, Yozgatlı'ya hayırlısı olsun, o Beşiktaş'lı olmuş. Hatırlatırım, Kadıköy'deki maça da Nobre kaptan çıktıydı :)
GS için yorum yok valla. Leblebi gibi fikstür ( bizimki de öyle ama ahhh ahhh ) zor maçlarda onlar da leblebi olacak. Dediklerim ne mutlu ki çıkacak sakat Lincoln bir var, bir yok olacak. Bir de Buzizzi mi bir oyuncu aldılardı o ne olacak ? Ey değerli basın ??? Nonda'yı merakla bekliyorum. İyi bir golcü ve futbolcu göreceğiz sanırım. Ama şu stad işi onlardan nasıl çıkacak, Sarıgül'ün belediye yardımlarının hesabını kim soracak ve bir de parayı nereden bulduklarını nasıl açıklayacaklar.
Biz mi ? Bizim cephe de değişen bir şey yok. 3 - 5 - 2 oynayacakmışız. Varmısınız denemeye ? Bence başarılı olur
Sevgiyle kalın, Forza Fener