13 Eylül 2007 Perşembe

Ordan, burdan...

Bazen çok şey geçer insanın aklından ve sıraya koymakta da anlatmakta da güçlük çeker ya... Son günlerin gündemi aslında böyle gibi... Söyleyecek çok şey var ama nasıl söylesek, nerden başlasak, dereden tepeden mi gitsek. O kadar çok şey birbirine bağlı ki. Ha tabi bir de kızılacaklar var, kızmamak lazım aslında. Sonu belli olan bir şeyin Türk gibi başlanması ve bitirilmesi gibi... Bunu anlayan arkadaşlarım anlar diye düşünüyorum, tabi okurlarsa :)

Gelin Milli Takım'dan, pardon Fatih Terim'den başlayalım. ( Milli takım o demek ya ), oradan bir federasyona uzanalım, Beşiktaş - G.Saray deyip Fenerbahçe ile noktalayalım.


Milli takım Bosna felaketinden sonra bir Malta faciası yaşadı ve Terim ilk defa gazeteciler tarafından diğer teknik direktörlere yapılanın neredeyse 1/10'u oranında eleştirilince kükredi " ders almam, ders veririm". Burda bir duralım, Terim hala araştırmacı yönünü sürdürüyor, gelişimine önem veriyor mudur ? Bilemem! Ama bu öyle bir laf ki, "artık ben ne öğreneceğim, siz kim oluyorsunuz da beni eleştiriyorsunuz!" anlamına geliyor gibi.
Üstelik yorumlar oldukça hafifti, rakip takım kalecilerinin olağan üstü becerileri ile dolu Yunanistan ve Norveç maçlarında kadro seçimi ve oyun düzeni bozuklukları ayyuka çıkmışken, direkten dönmeye Terim'in başarısı gözü ile bile bakılmıştı. ( Maçtan sonra Yunanistan'da kendi kalecileri ile "sarhoş maça çıktı, hep diğer topu tutmaya çalıştı" dalgası geçiliyordu )


Sonra Bosna faciası ama Terim ders almadığı için kararlı, Milli Takım da oyuncu kazanma yeri ya... Ders vermek adına inadına devam etti. Malta ile berabere kaldık, geçin beraberliği de ne oynadık ? Şansızdık diyebilir miyiz ? Olur hani bazen, bizim öyle bir Trabzonspor maçımız vardı Trabzon'da 2000 - 2001 sezonunda, 7 top direkte patladı, tek atakta gol yedik. Yoooo, şanssız da değildik. Ama Terim yeni bir şey deniyordu. 60 oyuncu denemişti maçlarda, Türk'tü üstelik ama hala kadroyu ve yapıyı çözememişti. Hadi bunları da geçtim, finallere gidecek kadro bu kadroysa en iyi sol bek İbrahim'miydi ? Beli benim kadar olmuş, ayakları çalışsa bile taktik olarak ona uygun koşuları yapan oyuncuları etrafta bulamayan Emre'mi ?



Ve geldik Macar maçına, tüm inatlaşmalarına ve gazetecilere köpürmesine rağmen Terim sahaya farklı bir kadro sürdü. Şükür 18'de bile değildi Şükür ama Macar'lar taş gibiydi. Buna rağmen Şevçenko fatihi Servet benzeri bir adamla karşı karşıya idi ve bu nedenle sürekli ikili çakılı oynadı. Üstelik Emre ve Servet Türkiye'nin en kötü oyun kuran iki bekiydi ( hatalı pasları sayabildiniz mi ?) Üçlü defans için ideal bir maçtı ama bu maçın adamı olabilecek Deniz yedekteydi ve Macar'lar ortayı o kadar hızlı geçiyordu ki Aurelio kesici özelliklerini sergileyemiyordu. Oyunu hep adını beceremediğim iki Macar uzun toplarla kurdu ancak Terim Aurelio'yu bunların üzerine vermeyi ( onlar ortaya gelmiyorsa sen oraya git ) ancak 55'de hatırladı. Deha ya...


Üzülmez soldan olağanüstü işler (!) yaparken aynı deha bunu seyretti, belki birini tutuyordu ama ben göremedim. Nihayet Avrupa'da hakemler Feneri gayet rahat ütülerken bizim gibi syreden Şenez beyin de belki etkisi ile hakem bir penaltından kırmızı karta bizim lehimize inanılmaz bir karar verdi ( benim yorumum ) ve maç bitti...


Bütün iş bitti mi şimdi ? Terim gene mi imparator, biz de tebası... REDDEDİYORUM, onun imparatorluğunu da, tebalığı da... Bunun en temel sebebi Emre'dir. Kendi yetiştirdiği ve kişilik verdiği (!) Emre.


Golden sonraki muhteşem hareketi ve kabahatinden büyük özrü... O hareketi bir kişiye yapmış, o kendini bilirmiş... Biz seni de biliriz Emre... O ettiğin küfürleri de... Zamanın da çok duyduk. Bir tek hakemler duymadı. Ben bu zihniyeti de, bu insanları da reddediyorum, kim dinliyorsa :) Ama olsun, ben gene de reddediyorum.









Ama olay Terim, Emre olayı değil maalesef. Türkiye dünya futbol tarihine geçen bir örnek yaşadı. Hem de ne örnek. Geçen sene bir maçta hakeme temas oldu ve kokartı koptu diye verilen ceza ortadayken, İsveç - Danimarka maçında yapılan ve verilen ceza ortadayken üstelik üç hafta gibi bir sürede kendi hakemini ipe göndererek ( ki bu hakem GS ile oynanan maçta neler görmüştü neler ) tehditler savuran Trabzon başkanının tehditlerini kabul etti. Sivas'ın 3 puanını yedi. Ne ilginçtir ki Sivas da UEFA ya da FİFA'ya başvurmayacakmış, onları kim neyle tehdit etti ? Bu skandaldan öte bir şeydir. Terbiyesizliktir, usulsüzlüktür, kanunsuzluktur... Daha komiği Aziz Yıldırım iki laf ettiğinde hemen toplanan ve hızla cezalar veren kurullar Trabzon başkanının açıklamalarını duymadı galiba... Ya da "Fener hep Aziz Yıldırım'dan kaybediyor ! " diyen gazeteciler de bunu duyamadılar. Kimse çıkıp da iki kelam edemedi. Onlar da mı korkuyor Ulusoy'dan ? Eyyyy Mehmet Ayan nerdesin ? Ali Koç'a demediğini bırakmamıştın, şimdi radyoda abalap - dubalap yapıyorsunuz sonra bir bakıyoruz ki radyo naklen yayın işini almışınız... Size de bravo... Alkış, Alkış... Yönetim bu olunca, teknik direktör ve futbolcu da bu oluyor... Hayırlısı olsun, ne diyelim başka...

Beşiktaş ilginçliklerine devam ediyor, başkanları çıkmış GS'ye stad veriliyorsa bize de versinler. Ne denir buna "güünnnnaaaaayyyydddddıııınnnnn" Özhan Canaydın... :) Sanırım büyüden kurtuluyor... Ama elindeki topçular ayrı güzellik olacak. Patlamaya hazır saatli bomba... Gelen yabancıları oynamıyor, nerden geldikleri belli değil ( pardon, biri Türkiye'nin Maradona'sı olacakmışşşş.... ) ama basın yine de sessiz. Hani bize olsa ne yaparlar diyecektim ama yaptılardı ya zaten... İpe çektilerdi... Nobre de affedilecekmiş... O kendini zor affeder ama çok geç, Yozgatlı'ya hayırlısı olsun, o Beşiktaş'lı olmuş. Hatırlatırım, Kadıköy'deki maça da Nobre kaptan çıktıydı :)
GS için yorum yok valla. Leblebi gibi fikstür ( bizimki de öyle ama ahhh ahhh ) zor maçlarda onlar da leblebi olacak. Dediklerim ne mutlu ki çıkacak sakat Lincoln bir var, bir yok olacak. Bir de Buzizzi mi bir oyuncu aldılardı o ne olacak ? Ey değerli basın ??? Nonda'yı merakla bekliyorum. İyi bir golcü ve futbolcu göreceğiz sanırım. Ama şu stad işi onlardan nasıl çıkacak, Sarıgül'ün belediye yardımlarının hesabını kim soracak ve bir de parayı nereden bulduklarını nasıl açıklayacaklar.
Biz mi ? Bizim cephe de değişen bir şey yok. 3 - 5 - 2 oynayacakmışız. Varmısınız denemeye ? Bence başarılı olur
Sevgiyle kalın, Forza Fener


Hiç yorum yok: