28 Ağustos 2007 Salı

Topçu ve Futbolcu

Bu seneki Fenerbahçe'de dikkatinizi çeken bir şey var mı ? Geçen seneden farklı olarak, ya da hakemlerin davranışlarında. Bizim iki stopere de ilk hareketlerinde sarı kart verirken aynı nitelikte rakip hareketlere uyarı veren hatta faul yok diyen. Ya da federasyonda, hani bizim macı 33 derece sıcakta oynatan... Ama hala Trabzonspor maçının kime tescillendiğini açıklayamayan.
Yerinde ve iyi transferlere rağmen hatta gitti diye kurtulduk diye sevindiğimiz oyunculara rağmen takımın oyununda değişen bir şey var mı ? Yeni sözleşmelerde artan fiyatlara, kazanılan tecrübelere ya da her biri ayrı ayrı dünya devi olabilecek yıldızlara rağmen.

Ben iyi bir profosyonel değilim maalesef, hiç bir zaman da olamadım. Doğru düzgün bir sözleşme imzalamadığım gibi imzaladığım zaman da geri dönüp kimseyi dava etmedim. Hayatımda karşılık beklemeden sevdiğim tek şey konusunda da şiddetle amatörüm. O da Fenerbahçe.
Fenerbahçe'de oynayan hiç bir futbolcunun ya da teknik heyet üyesinin de forma aşkı nedeniyle orada duramayacak kadar profesyonel olduğunun bilincinde olacak kadar mantıklı, evimden ligtv'yi söktürereck ve 90 dk.yı iki yıldır seyretmeyecek kadar fanatik, geçen sene Şampiyonluğun en büyük adayı iken ve takım tel tel dökülürken "bu vakitte gaza gelmeyelim, td değiştirirsek her şey biter" diyecek kadar da objektif.

3 maçımızı seyrettim şu ana kadar, gerçi birinde takım tamamen farklıydı ama TD aynıydı maalesef. Ve yine maalesef hiç bir değişiklik yoktu Zico'da. Spor programlarındaki eleştiriler bile geçen senenin aynıydı. Ve son yazımda da dediğim gibi futbolcuların büyük çoğunluğu için üzülüyordum. Üzülüyordum çünkü çoğu kalitesine rağmen Zico ile sahaya çıkmak zorundaydı. Üzülüyordum çünkü koca bir ilk yarı sakatlık olması ihtimaline karşı bir kişi bile ısıtmayan, rakip 3 oyuncu değiştirip orta sahayı kontrol altına aldığında yedeklerine bakamayan, bir önceki haftanın en iyi oyuncularından birini Devid'i kazanmak için tribüne gönderen bir hocaları vardı.

Kendinizi bir şirkette çalışıyor olarak düşünün. Saygı duyamadığınız, strateji ve taktikten habersiz, sadece geçmiş güzel günleriyle size bir vizyon katmadan sizi yöneten bir genel müdürle ne kadar bir arada kalabilirsiniz.

Futbolun kısa ve basit gerçeklerinden bir kaçı :

Futbol oynamakla, top oynamak arasında bir fark vardır. Bu fark sonuç ve kalitedir. Topu oynayan göze genelde güzel gelir ama başarıya futbol oynayan ulaşır.
Lineeker'ın dediği gibi "futbol her zaman Almanlar'ın kazandığı bir oyundur". Çünkü genelde futbol oynarlar.

İyi futbol kaliteli futbolcularla oynanır. Futbolda kalite sadece yetenek değil, zekadır.
Kullanılmayan zeka ve kalite en basit şekliyle israfdır.

Günümüzün oldukça fazla para alan ve her zaman profesyonelliklerinin altını çizen oyuncularının her zaman ellerinden gelenin en iyisini yapma mecburiyetleri vardır.

Futbolcuların her zaman kötü pas atma ve yanlış yapma hakları vardır, ancak oynuyormuş gibi yapma hakları yoktur.

Son maçta bir sürü yorumcu farklı şeyler söyledi özellikle Tümer ve Devid hakkında. çok çalıştılar ve iyiydiler diyenler çoğunluktaydı sanki ve tonlarca hata yaptılar. Kimse yuhlamadı.
Kezman her halde artık yeter noktasındaydı, golun asistini yaptı ama yine de yuhlandı. Hiç bir şey hemen hemen yapmayan Alex ( ki bakınız Lincoln, ne tekmeler yedi ama... ) tepki almadı. Tepkiyi temelde Deniz aldı.

Tepki verilmeli miydi ? Endüstriyel futbol sohbetine girmeyeceğim, paramı veriyorum ama kimse beni zorlamıyor, para veriyorum, küfür de ederim gibi bir yaklaşımım yok, olanları da tasvip etmiyorum. Ama şunun kendimce farkında olarak tepki veriyorum.
Fenerbahçe yetiştirme yurdu ya da oyuncu kazanma yeri değildir. Bunu PA-RA-TOR yapsın. Kezman'a tepki verilmesinin sebebi artık kendini ispatladığı kesin bir adamın gölgelerde gezmesidir. Bir de hala kapasitesi olduğu düşünülen adamların saha da gezmesi var ama üstelik sürekli gölgelerde...

K,mse kusura bakmasın, Can Arat, Deniz Barış bu formanın adamı değildir. Ya da her maçın adamı değildirler. Yakında sağ bekte oynamaya devam ederse aynı şeyleri Önder'e ve her maçta oynatılmakta ısrar edilirse Devid'e de söyleyeceğiz.

Bu işlerin tek sorumlusu, oyuncularını doğru bir şablonla ve rakibe göre sahaya sürmesi gereken, kağıt üstündeki plan tutmazsa da aksiyon alması gereken TD.dir. Ki bu TD G.Antep maçında 40.dakikadan sonra yorulan ve her topu geri sektiren Semih'i oyunda tutup sakatlanmasına sebep olan ve takımı yorgunluktan öldüren Zico'dur.

Ki bu Zico, "aslında takımı hızlı oynatacak ama elindeki kadro uygun değil" yorumları da yapılan TD.dir. Sözün özü herşey TD.dir Negatif elektirik, pozitif elektirik hikayedir. Elektrik tek kutuplu olunca enerji kalmaz, enerji bu işin mantıkla birlikteliğindedir.

Fenerbahçe'de topçu olmak da zor birşey değildir. Oynamak kolaydır. Sanırım Tuncay bu sıralar bunu daha iyi anlamaktadır. Zor olan şey futbolcu olmaktır. Kızılan şeyde uzun pas atmaya çalışırken hata yapmak değil, 2 metreye pas atamamak, 2 adım önünden geçen topa hamle yapamamak, ya kaptırırsam korkusuyla dikine pas atmak dururken kafayı bile kaldırmayıp geri dönmektir.

Gazete yazıları ve yorumcular mı ? Benim gibi düşünen de var, karşı olan da. Ama R.Carlos'a defansı zayıf da demişlerdi. Onlar da gazeteciydi.

Son söz; Fenerbahçe'de her futbolcu saygı görür, her topçu da ama topçular bir süre sonra hakkını bulur, futbolcuyken topçu olanlarda.

Forza Fenerbahçe... Kalın sağlıcakla

Hiç yorum yok: