22 Şubat 2008 Cuma

KENDİNİ VE HADDİNİ BİLMEK

Bu başlığı özellikle atıyorum. Çünkü bu bir öğrenme, bu hatayı herkes yapabilir, ama öğrenmelidir. Kişisel gelişim konusunda da bu böyledir. Ancak sporda da bu böyle. Herkes kendini bildigi gibi haddini de bilmeli. Her konuda konuşmadan önce tartmalı kendini ve haddini aşmamalı.

Örneğin dün gece yaşanan hezimet-yıkım-facia her ne derseniz deyin. Hemen taraftarlar FELDKAMP'a futbolculara yöneticilere demediğini bırakmadılar, hatta hala da devam ediyorlar. Ama ne yapıyorlar sadece sözel mastrubasyondan başka bir şey değil. Bundan mutlu oluyorlarsa diyecek yok. Amaç mutlu olmak mı, yoksa bunlardan ders çıkartmak mı. Herkesin yapabilecekleri vardır. taraftarların yapabileceği ancak alkışlamak ve desteklemektir. Yoksa neye yarar serzenişleriniz.. geçen yıl Ali sami Yen çıkışı Ergün Gürsoy'un sitem eden bir
tafaftara dediği gibi "kongreye gel de karşı oy kullan o zaman, yapamıyorsan da sana ne" işte CUK diye oturtmak budur. Ozellikle dünkü hezimeti yaşayan takım bir yüksek zümre yi temsil ediyorsa, ve kulup üyeliğine dahi herkesi almıyorsa. Ve taraftar dedikleri de ancak karşıdan bakıp bir özenti ile o takımlarını tutuyorlarsa ve sadece bu işe yarıyorsa ne işe yarar o takımı tutmak.

Bakın ama Beşiktaş da öyle mi, stad da nereye çarpsan kongre üyesine rastlıyorsun. İşte o stad da bir tezahürat varsa dikkat kesileceksin ve önem vereceksin. Yoksa ASY deki gibi istersen stad yak, kim takar seni.

Eeee hala o takımı tutacaksın ama takım seni tutmayacak ve takmayacak. Sen ne işe yararsın ki. Bu kadar laf edildi FENERBAHÇE de de bu boyle, halkın takımı değil mi, En büyük anadolu takımı değil mi. taraftarın isyanı dikkate alınır ve gereken yapılır. Hatta Aziz Yıldırım'ın yeni projesiyle kulube 1 milyon taraftar kazandırılacak. İşte o zaman görün siz.

Baştaki cümleye de atıfta bulunmam gerekiyor, yoksa forum konusu boşa çıkar. Hem takılmayacaksın, hem dikkate alınmayacaksın, sen de daha büyük hata yapıp FELDKAMP'ı ve gereken herkese tavır koyacaksın. Kac defa sahaya cıkıp top oynadın, kac defa maç seyrettin, aslında burada sevgili Bilgin Gökberk direk aklıma geliyor. SEN KİMSİN. sana ne, sana mı sordular. İşte haddinizi bileceksiniz. sakın bunu yanlış anlamayın FENERBAHÇE daha büyük o sebeple haddinizi bilin demek istemiyorum. Çünkü zaten öyle. Ama haddinizi bilerek karşı tarafa eleştiride bulunun. Gücünüz var mı, YOK, eeee ne işe yararki sizin eleştiriniz. hatta NEFRETİNİZ.

Hatta sizler bu hafta sonu koltuk kırmaya bile gidersiniz. Sizler bu kadar acizsiniz. Aman dikkat edin provokasyonlara gelmeyin. Aslında belki birileri sizi provoke etse de kendinize gelseniz. Ne demek istediklerini algılasanız. Herşey bir yana TV8 de yaşamdan dakikalar programında severek ve heyecanla dinledigim HINÇ-AL bile futbol konusunda gözleri dönerek eleştiri yapabiliyor, ne dediğini bilmiyor, ağzından çıkanı kulağı duymuyor. O bile böyle yaptıktan sonra, sizler neler yapabilirsiniz düşünemiyorum

Aziz Yıldırım'ın yıllar önce söylediği sözden bile alındılar. Oysaki ondan ders çıkartmak yoluna gitmediler. Şimdi daha iyi anlıyorlardır kazanılan UEFA kupasının bir TESADÜF olduğunu. Bir devamlılık olmalıdır. Bizler de ilk yıllarda cok kızdık, 0 puanlar cektik, alışık değildik beklemeye, hemen olsun diye düşündük. Ama Aziz yıldırım bizleri de yavaş yavaş alıştırdı. Hersey yavas
yavaş gelecekti,. 2010 hedefti. 4 mart da biz de eleneceğiz belki, ama biliyoruz ki her gecen yıl hedefimiz büyüdüğü gibi bizler de bunu kanıksıyor ve sahip çıkıyoruz. Peki bu TESADÜF değildir de nedir.

Eleştirmek o kadar kolaydırki, kolayca yapabilirsiniz. Çok bilinen bir örnekle aktarmak isterim. Taksim'im rota göbeğibe bir resim koymuşlar, altına da şu not : Şütfen hatalı gördüğünüz yerleri işaretleyiniz. Ertesi gün o resmin heryerinde işaret varmış. Ama aynı resmi yine koyup, aştına da hatalı gördüğünüz yerleri düzeltin ibaresi eklenince. resme dokunan olmamış. Sizlerin yaptığı da BU

Sizler Dıştan denetimli oldukça bunlar daha başınıza çooook gelecektir. Bu bir psikolojik terimdir. Dış güçlerden bahsetmiyoruz. Ama psikolojide Dıştan ve içten denetimlilik vardır. Bunu da örnekle açıklarsak. İki öğrenci sınavdan 3 almış olsun. Birisi devamlı hocayı suçlar (hoca bana taktı, beni sevmiyor, şansım yoktu gibi bir sürü bahane ) diğeri ise demek ki biraz daha çalışmam gerekiyor diye bir sonuç çıkartır. Dıştan denetimli kişiler devamlı suçu başkasında arar, kendisinde aramaz, ama içten denetimli kişiler ise kendine bakar, ve kendisindeki hataları düzeltmeye çalışır. Beşiktaş ın 11 puan öndeyken kaybettiği şampiyonluğun altında da bu var. Devamlı karşı tarafa saldırdılar, kendilerinin saldırması yetmiyormuş gibi taraftarları da provoke ettiler. Eeee kendi içlerine bakamayınca bakmak istemeyince bu ortaya çıktı. Çünkü içlerinde pislikler vardı, sorunlar orada yatıyordu. baksalardı bunu çözebileceklerdi. En başta karşı tarafa yüklenen Lucescu idi. Babacan adam ancak fıtbolcusunun üşümesiyle ilgilendiği için o sırada meşguldu.

Biraz uzun yazı oldu ama birileri tecrübeden yararlanmak isterse buyrusun okusunlar, ama isteyene

Hiç yorum yok: