17 Haziran 2007 Pazar

Tarfikten nerelere

Kaç kere "biz adam olmayız" dediniz ? Her hangi bir sebepten dolayı; enflasyon - devalüasyon - yolsuzluk - terör vs vs... Ya da kaç kere rakı sofralarında memleketi kurtardınız ? Adettir ya bizde rakı görünce ülkeyi kurtarmak. Eskiden kımızı için ata atlarmışız şimdi rakı içip at arıyoruz, at olmayınca mecburen sofrada lafla kurtarıyoruz her şeyi...

Şakası bir tarafa ama bugün 17 Haziran 2007 pazar ve hem babalar günü hem üniversite sınavı. Trafiğe de çıkmışınızdır muhtemelen. Nasıldı durum ? Benim diğer takıntılarımdandır bu trafik. Son zamanlarda Radyo Turka diye bir kanal buldum ve onun sayesinde sakin kalmayı başarıyorum. Ama gene de yetmiyor.

Eğitim şart diyorlar. Emniyet şeritlerine giren, kaldırımlara park eden, durulmazlarda park etmiş ya da düz çizgide sollayan, kırmızıda şöyle bir bakıp geçen, sinyalsiz dönen, sinyalsiz şerit değiştiren bütün arkadaşlar eğitimsiz yani ? Hadi canım. Arabalara şöyle bir bakın allah aşkına ve içinde oturanlara. Hiçte öyle bir tipleri yok. Hatta önemli bir kısmı da üniversite mezunudur. Hepsi bir tarafa trafik eğitimi şart diyecekler şimdi. E peki bu ülkede kaş yıldır ehliyet okullu hale getirildi. Öğretmiyorlar mı yani ? Yoksa orada da mı rüşvet var ??? Patoganya mı burası ?
Ehliyet sahibi herkes sola dönülmezi de, emniyet şeridine girilmeyeceğini biliyor da gene de tutamıyor işe kendini hem niye tutsun ki.
Yola çıkmışınız, trafik sıkışmış, karşı şeritte bir kaza var. Karşı şerit tıkanır değil mi ? E orası tıkanıyor doğal olarak ama yetmez. Bizimki de tıkalı... Neden ? Kazayı seyredenlerden... Görmek lazım ya hani! Bir de kazayı seyrederken kaza olur sizin tarafta da ve anında emniyet şeritleri dolmaya başlar. Ve en ilginci bir arabanın bu uyanıklığı (!) yapması yeter. PEşinden sürü psikolojisi gerekleri çerçevesinden yüzlercesi. Allahım yok mu bir trafik polisi şunları çekse dersiniz, kaza mahaline geldiğinizde bir de ne görseniz; polis onlara sırtını dönmüş ilgilenmiyor bile.
İstanbulda yaşayanlar en çok şehir içi arterlerden çıkış ve girişlerde kahroluyordur her halde. Mesela akşam K.yatağı girişi çöker. 2 şeritli yol bir anda 3 olur, 1 şerit gelmesi gereken yok 2 gelir ve 5 şerit 3'e düşmeye uğraşır. Yetmez, bir de yol mühendisliğinden hebersiz arkadaşların bir harikası bekler onları. Birleşenlerden sola geçmeye uğraşanlar varken hemen 50 metre ötedeki ayrıma gitmeye uğraşanlarla bir mücadele başlar. Sorarsınız içinizden "be akıl fakirleri, sola birleşme ile sağa ayrılma arasında 50 metre mi olur ?" Yeter mi ? Yetmez! 3 şerite düşme mücadelesi demiştik ya hani, o aslında 2'dir. Neden ? Park eden arkadaşlar yüzünden !!! şehrin ana girişlerinden biri en yoğun saatte park işgali altındadır. PEki bilmezmi o eminyet şeriden girenler 5 şerit daha zor 3'e düşer, bilmez mi o park edenler trafik felç olacaktır? Cahil midirler ?
Maalesef hayır! En azından bence hayır! Pekala bilirler ama basit bir mantık yürür... Ben yaparım kardeşim, sen de yap! Hele açıp camı iki laf etmeye kalkın kavga çıkar üstünüze yürürler mazallah dayak yersiniz. Polis gelirse diye güvenmeyin ayırırlar arabalarınıza geri bindirirler iki tane ydiğinizle kalırsınız. Bir de polisten fırça yersiniz. Sonra polis arabasına biner, emniyet şeridindeki arabaları "geç kardeşim sola" diye uyarıp, park etmiş arabaların yanından sessizce geçer gider. Ceza mı ? Hadi canım... Hiç görmediniz mi yoksa trafiğe çare olsun diye kurulan motosikletli kardeşlerimizi "durulmaz levhasının" önünde park eden bir araca yaslanmış cep telefonuyla konuşurken ya da motoru ile nazlı nazlı o araçların yanından geçerken.
Ya da depremden sonra bazı yollara "öncelikli yol kesinlikle park edilmez" levhaları kondu, ne oldu ??? levha parası verdik o kadar. Bir deprem tatbikatı yapıldı, o yollardan büyük kurtarma araçları geçemedi. Arabalara ceza yazılmadı ve biri bile çekilmedi, deprem tatbikatı komedi oldu ve Sn. B.Ş Bel.Bşk. ne dedi ? "Motorsiklet almamız lazım, bu yolları kullanamıyoruz !

Sorun ne eğitim ne planlama. Biz de bence planlama mükemmel. Levhalar yerinde, uygulamalar tanımlı. İstanbul Atatürk Havalimanı geliş - gidiş terminallerinde durulmaz - park edilmez levhaları, yaya geçitleri hepsi yerli yerinde bir sürü trafik polisi de var. Ama ortalık otoparkın karşısında, üstelik yaya geçidinde, 2. sırada yolcusunu bekleyen arabalarla doludur. Trafik polisi arkadaşlarımız da ya kabinlerinde otururlar ya da yorgun gözlerle düdük öttürürler. 155'i aradığınızda da "ekip var orada beyefendi" derler.

O zaman sorun ne ? Sorun uygulama. Kurallar ve cezalar belli peki ya uygulamalar ? İnsanlar utanmaz arkadaşlar korkar. Siz o kuraları uygularsanız kimse başına gelecekleri düşünüp o cesareti göstermez, göstereni de hem sistem hem de o kurallara korkudan da olsa uyan toplum müdahele eder.
Gece saat sabaha karşı 3'te kırmızı ışıkta duruyorsanız ve sola dönerken sinyal veriyorsanız artık bir toplum olmuşsunuz demektir. Toplulukla toplum arasındaki fark da budur sanırım? Bu olduğunda da Bizi niye Avrupa Topluluğuna almıyorlar diye hayıflanmayız. Onun adı topluluk kendisi toplum!
Fener nerede mi bu yazıda ? Her yerde arkadaşlar... Beşiktaş Fenerin eskilerini toplamaya devam ediyor, borç dağlarda taşlarda... GS'ye devlet kıyağıyla stat yapılıyor borç dağlarda taşlarda. Mevcut virane statlarını kırıp döküyorlar kavga çıksa alacaklarından daha az bir ceza alıyorlar... VE topluluk küçük hesaplarıyla 1 ay sonra açıklanan cezayı bile sorgulamıyor.

Sayın Mehmet Ayan, biz büyüdük diye mi kirlendi gerçekten bu dünya ? Yoksa siz ve sizin gibi DÜRÜST olduklarını iddia edenler 1 ay bekleyen ve açıklandığında da Adanan Polat'ın komik açıklamaları da ardına eklenip dağ fare doğuran cezalara sessiz kaldığınız için mi ? Demagoji yapmayın derseniz bir soru daha sorarım.: Danimarka'nın cezası kaç gün için de açıklandı, olay neydi, ceza neydi...

Sonuç : Toplum olmak, kuralların herkes için ve tüm koşullarıyla tanımlanması ve ayrım gözetilmeden uygulanması ile mümkündür. Ben bir toplum ferdiyim... ( Hız konusunda küçük sıkıntılarım olsa da) Toplulukçu herşeye karşı çıkalım

Sağlıcakla kalın

1 yorum:

Cenk Kıral dedi ki...

Hocam,

harbiden köşe yazarı olacak adamsın, umarım keşfeden olur.....ben de vesile olduğumdan ötürü kendimle öğünürüm....yazına aynen katılmakla beraber, yazılarına resim eklemeni de tavsiye ederim.....yazılarının görselini zenginleştirir. Eline ve kalemine (klavyene) sağlık.